İnsanın Ölüme Karşı Savaşı: Dehşet Yönetimi Kuramı Nedir?
Dehşet yönetimi kuramı Pyszczynski ve Solomon, 1986; Solomon, Greenberg yaptığı araştırma ve 1973 yılında Becker’in yazdığı ölümün inkarı isimli kitaba dayanmaktadır. Bu kurama göre insan ölümlü olduğunun farkında olan tek varlıktır. Sosyal Psikoloji çerçevesinde değerlendirebileceğimiz dehşet yönetimi kuramı ‘na bir göz atalım.
İnsan ölümlü olmasının sonucu olarak bir kaygı durumu yaşar. Greenberg ve arkadaşları, Freud’un ölüm içgüdüsü-yaşam içgüdüsü kavramları, Becker’in de ölümün inkarı kitabı doğrultusunda insanların ölümlü olmasının kaynaklanan bir dehşet yaşadığını ve bununla mücadele etmek için çeşitli yöntemler kullandığını kanısına varmışlardır.
Öyle ya da böyle insan ölüm karşısında dehşete düşüyor. İnsanların bilişsel düşünme ve soyut düşünme gibi bilişsel düşünme süreçleri ne kadar çevreye uyum, geleceği planlama ve öngörebilme becerilerini kazandırsa da insanın bir gün öleceğinine dair farkındalığını da arttırıyor.
Nazım hikmet; “İnsan öleceğini bile bile nasıl yaşar, ya çıldırır ya öleceğini unutur” diyor. İnsan öleceğini bile bile yaşıyor, yaşamanın bir yolunu buluyor. Peki Nasıl? Dehşet yönetimi kuramı bilinçaltı düzeyinde oluşan ölüme karşı dehşet duygusunun, insanın dünya görüşlerinin yapılandırması ve sürdürülmesi ile kontrol edildiğini söyler. Biz şimdi insanın ölüm korkusu ile nasıl başa çıktığını anlamaya çalışacağız.
İnsan Ölüm Düşüncesiyle Nasıl Başa Çıkar?
Dehşet Yönetimi Kuramı ‘na göre İnsanların Ölüm Korkusunu Yenme de Kullandıkları Yöntemler
- Kültürel Uygunluk: İnsanın yaşadığı toplumun değerlerine kuvvetlice bağlanması dolasıylada öldükten sonra da kültürün öğeleri aracılığıyla varlığını sürdürülmesi söz konusudur. Bireyler birgün kendilerinin yok olacağını bilirler fakat ait oldukları kültürün değerleri yaşamaya devam edecektir.
- Başarı: Kişi kendini diğer insanlardan daha üstün tutma çabası
- Çocuk Yapmak: Ölümden sonra bile kendinize benzeyen bir insanın yaşadığını bilmek. Birey öldükten sonra da yok olmamak için hayata devam edecek bireyler yetiştirmek.
- Irkçılık ve Milliyetçilik: Kendi ırkının ve değelerlerinin diğer ırklardan üstün olduğunu düşünmesi, ırkın sonsuza kadar devam edeceğini düşünmesi
- Din: Diğer eğilimler sembolik bir ölümsüzlük sunarken din gerçek bir ölümsüzlük sunmaktadır. Din insanın ölüm karşısındaki dehşetini ve çaresizliği karşısındaki en güçlü tutunma yoludur. Din, kişiyi kendini yaşam süresi ile kısıtlamaz, ona daha büyük bir ilahi düzenin parçası olarak sonsuz bir yaşam sunar.
Dehşet Yönetimi Kuramı ‘nı Destekleyen Araştırmalar
Kurama yönelik birçok araştırma yapılmıştır. Hepsinin sonucu de kuramın bulgularını destekler niteliktedir.
- ABD başkanlık seçiminden önce yapılan bir çalışmada, yaşça yüksek bireylerin mevcut düzenin devamını savunduğunu, genç insanların ise değişik adayları seçme ihtimalinin daha yüksek olduğu ortaya çıkmıştır.
- Landau tarafından yapılan bir araştırmada 11 eylül saldırılarından hemen önce o zamanki ABD başkanı Bush’ a destek oldukça düşük düzeyde iken, saldırıdan sonra bu desteğin fark edilir düzeyde arttığı gözlenmiştir.
- ABD ‘de yapılan bir araştırmada cenaze evi önünde ve normal bir cadde de insanlara Abd Başkanının politikalarını destekleyip destteklemedikleri soruluyor. Cenaze evi önünde ve normal bir caddede yapılan bu araştırmada, cenaze evi önündeki insanların politikaları destekleme oranı, caddedeki insanlara göre anlamlı derecede yüksek çıkıyor.
- Yapılan bir diğer araştırmada kendilerine ölümlü oldukları hatırlatılan çiftlerde çocuk sahibi olma isteği, herhangi bir hatırlatma yapılmayan çiftlere göre fazla çıkıyor.
Ölüm karşısında kaygıları yüksek düzeyde olan benlik saygısı düşük insanlarda, terör saldırıları gibi kendi varlığını ve inandığı değerlerin varlığını tehdit eden olaylar mevcut düzene desteği arttırmaktadır. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki ölüm düşüncesini çağrıştıran herhangi bir durumda bile değerlere sarılma ve mevcut düzeni koruma eğilimi görülebiliyor. Ölüm karşısında çaresiz bir varlık olan insan, ölümden fikirlerine ve inandığı değerlere sarılarak kurtulmaya çalışıyor. Benlik saygısı düşük insanlarda bu eğilimler daha fazla görülüyor.
Yaş arttıkça kişinin kültürel değerlerine, manevi değerlerine daha bağlı olduğunu, muhafazarlaştığı ortaya çıkmıştır. Yaşlı insanların düşüncelerinin değişmesinin güç olduğu, fikirlerinde, düşüncelerinde katı oldukları rahatlıkla gözlemlenebilmektedir. Ölüme yaklaştığını hisseden insan tüm bu eğilimlerle içinde olduğu dehşet duygusunu yenmeye çalışıyor.
İnsanın bu dünyadaki yegane hedefi bu dünyada kalıcı bir iz bırakmak, unutulmamak. Tüm bunlar sembolik olarak ölmemek anlamına geliyor. Bazı insanlar bir partiyi ya da grubu desteklemeyi hayat mücadelesi haline getirip, kendi kişiliğinin bir parçası yaparak anlamsızlığını yeniyor. Her insan bir şekilde bu hayatta kendine bir anlam bulup yaşamaya devam ediyor.
Kaynakça